>Ümmü Eymen

>

Ümmü Eymen, Peygamberimizin babasının cariyesiydi, Efendimizin babası vefat ettikten sonra efendimizin bakımını o üstlenmiştir. Peygamberimizin annesi vefat ettikten sonra onu alıp ve Mekke’ye götürmüş ve dedesi Abdulmuttalibe teslim etmiştir.
Kendisi de burada kalmış ve efendimizin bakımını üstlenmiştir.Efendimiz büyüdüğünde Ümmü Eymen azad edilmiştir. Efendimiz onu gördüğünde “Ailemden sadece bu hatıra kaldı” buyurmuştur. Ümmü Eymen önce Mekke’ye oradan da Habeşistan’a oradan da Medine ye hicret etmiştir.
Ümmü Eymen’in ilk eşi, Ubeyd ibn zeyddir. Peygamberimiz kendisine çok değer vermiş ve ondan övgüyle bahsetmiştir. Ubeyd Huneyn gazvesinde şehit olunca Ümmü Eymen dul kalmış ama metanetini korumuştur.

Bir gün efendimiz ashabı ile otururken, yanına Ümmü Eymen gelmiş Ümmü Eymen oradan ayrıldıktan sonra, efendimiz “kim cennetlik bir hanımla evlenmek istiyorsa Ümmü Eymen ile evlensin” demiştir. Bunun üzerine Zeyd bin Harise (r.a) onunla evlenmiştir. Hz. Hatice validemiz de bir düğün ziyafeti vermiş ve evlilikten Useme doğmuştur.Bir gün Ümmü Eymen, Efendimizden deve istemiştir. Allah Resulu, “sana bir deve yavrusu vereceğim” deyince, kadın ” yavru alıp da ne yapacağım? Dedi. Bunun üzerine Efendimiz ne kadar deve varsa hepsi deve yavrusu değil mi? Dedi…
Rivayete göre, Ümmü Eymen hicret ederken, Ravha’ya varamadan Munsaraf isimli yerde akşam oldu. Susamıştı ama yanında su yoktu. Aynı zamanda oruçluydu. Susuzluk onu çok daraltmıştı. Tam o daraldığı esnada, gökten beyaz ipe bağlı bir koca su indi. Suyu aldı kana kana içti. Ümmü Eymen der ki, bu hadiseden sonra susuzluk çekmedim, yazın en sıcak günlerinde bile oruç tuttum ama o suyu içtikten sonra hiç susuzluktan yakınmadım.

Efendimiz, Ümmü eymen, annemden sonra annemdir demiştir.

>Gönenli Mehmet Efendi

>

Gönüllere gönenen, gönendiği gönülleri de ışığa, huzura ve güvene kavuşturan Gönenli Mehmet Efendi, yani Hatem’ül Evliya Reis-ül Kurra Mehmet Öğütçü hocamız, 1903 yılında Balıkesir’in Gönen İlçesi’nde dünyaya gelir. 2 Ocak 1991 yılında da İstanbul’da rahmeti rahmana kavuşur.

Gönenli Mehmet Efendi Hz.leri; “insanlığa hizmetin İslam’a hizmet olduğuna” inanan büyük âlimlerimizdendir.

Hayatını Kur’an hizmetine ve insanlığın felahına harcayan Gönenli Mehmet Efendi Hz.leri, ilköğrenimini tamamladıktan sonra 1920’li yıllarda İstanbul’a gelerek, Fatih Camii dersiamlarından Serezli Ahmet Şükrü Efendi’den ders alır.

Hıfzını ve “Tashihi Huruf” derslerini tamamlayarak, kıraat ilmini de yine aynı hocasından okur ve 1925 yılında icazetini alıp, kendisini insana ve İslam’a vakfeder.“Sabır, Sadakat, Samimiyet ve Sevgi,” onun vazgeçilmez düsturlarındandır. Riyasız ve gösterişsiz hizmetlerini, fedakârlığı ve cömertliği ile süslemiştir.İnsanın “eğitilerek ehlileşeceğine” inanan Gönenli Mehmet Efendi, her canlının dünya göçünü yaşayacağını söyleyerek, göç edecekleri uyarma vazifesini hep yapmıştır.

Tatlı dili ve güler yüzüyle şu uyarılarda bulunmuştur.

“Ahireti kaybetmekten korkmalıyız. İnsanlar hastanelere acılardan, belalardan kurtulmak için varını yoğunu veriyor. Asıl, ahiret için varımızı yoğumuzu vermeliyiz.”

“Azıcık bir rüyada (Cenneti) gösterdiler gibi oldu da bütün dünyadan soğudum. Bütün dünyayı bile bana verseler yan bile bakmak istemiyorum. Çok şükür Elhamdülillah.”

“İnsanın Hak katında derecesi arttıkça, insanlara merhameti de artar.”

“Dinimizde ölçü: Kendin için istediğini başkasına da isteyeceksin. Kendin için istemediğini başkasına da istemeyeceksin.”

“Nasıl ki boş vakit bulunca, telefonla oğlunu, kızını, ahbabını ararsın. Rabbini de her vakit ara.”

“Bir insan yaptığı kötülüğü bile saklayacak. Söylemeyecek. Kötü örnek olmayacak.”

“Mü’min insanların çoğu sıkıntıda olur. ‘Dünyada rahat edemedim,’ deme. Olacak olur. Mü’minlere dert uyarmak için gelir.”

Boş durmayın! Zamanınızı sizi Rabbinize yakın edecek işlere harcayın. İnsan öfkelendiği zaman ya abdest almalı, ya namaz kılmalı, ya da Allahu Ekber demeli.”

“İnsanları namazından, Kur’an-ı’ndan alıkoyan insanlar ne kötüdür. Bir insanın namazı kabul oluyorsa ahlakı güzelleşirmiş.”

“Senin etrafında, sana çile çektirenleri, Allah (c.c.) sana, dünyada çile çeksin de, ahirette azap görmesin diye veriyor.”

“Kimseye kusur bulma. Herkes layık olduğu yere gönderilecek, layık olduğunu bulacak. Her nefis ölümü tadacaktır. Ancak herkes ayrı ayrı tatlarla tadacaktır.”

Kâbe sevgisi, insanın içinden gelir. Kâbe’ye parası olan değil, aşkı olan gider. Rabbi aşkı olana yardım eder.”

“İyilik yap, iyilikle düşmanı kendine dost eyle. Acı söyleyene tatlı söylemek için dünyaya geldik.”

“Hak yolunda harcadığın nefeslere göre derecen olacak. Kul hakkı çok geniştir, hiç tanımadığın bir kimseye dudak büksen, hesabı sorulacaktır.”

Allah rahmet eylesin. El Fatiha.

>AKŞEMSEDDİN HAZRETLERİ – İstanbul’un Manevi Fatihi – 3

>

Canlar yazı dizimizin son ve benim için en can alıcı noktasına geldik. Daha once Istanbul’u fethetmek icin gelen, Halid Ibni Zeyd Ebu Eyyub el- Ensari(ra) surlarin civarinda sehit olmustu. Kerametiyle O’nun kabrini bulmasiyla alakali olarak Evliya Celebi, ” Seyahatname’‘sinde soyle anlatiyor:

Fatih Sultan Mehmet Istanbul’u fethederken, yetmis yedi kibari ehlullah, Eba Eyyub’un kabrini tecesuse koyuldular. Iclerinden Aksemseddin:


“Beyim, Alemdar-i Rasulullah Eba Eyyubu’l-Ensari bu mahallede medfundur” diyerek, bir hiyaban-i orman icre girdi. Bir seccade yaydirip namaza durdu. Iki rekettan sonra selam verip tekrar secdeye vardi ve rahat bir uykuya dalmis gibi oylece kaldi. Bircok kisiler;


”Efendi Hazretleri, Hz. Eyyub’un kabrini bulamadigi icin hicabindan uykuya vardi.” diye tarizler ettiler. Bir saat sonra Aksemseddin Hazretleri seccadeden basini kaldirip, mubarek gozleri kan canagini andirir sekilde Fatih Sultan Mehmed Han’a hitaben;


”Hunkarim! hikmeti Huda seccademizi tam Hazret’in kabri uzere sermisler” dedi.

Bunun uzerine seccadenin bulundugu yer derhal kazildi, uc zira derinlikte, dort kose yesil bir somaki tas ortaya cikti ve uzerinde kufi yazi ile, ”Haza Kabriu Eba Eyyub’ul Ensari” diye yazilmis oldugu goruldu. Tas kaldirildiginda, Hz. Eyyub’un ter-u taze vucudu safran ile boyanmis kefeni icinde ortaya cikti. Sag elinde de tunc bir muhur vardi. Ahh Ahh canlar olaya bakin!
Vay o oldukten sonra dirilmeye inanmayanlarin haline!
Vay o Allah ve Rasul’unu inkar edenlerin haline!
Rabbim dogru yola ilettikten sonra kalblerimizi kaydirmasin insallah…
Bu konuda ki baska bir rivayet de soyledir:

Fatih Sultan Mehmed, Halid ibni Zeyd Ebu Eyyub el-Ensari(ra)’in kabrinin bulunmasi ve bilinmesini hocalarindan rica edince, Akseddin Hz.’leri dedi ki:

”Su karsi yakada ki tepenin eteginde bir nur goruyorum ihtimalen oradadir.”

Derhal padisahla oraya gittiler. Aksemseddin Hz.leri oradaki bir cinardan iki dal parcasi aldi ve birini bir tarafa, digerini az oteye dikerek;


”Bu iki dal arasi, Mihmandar-i Rasulullah’in kabridir” buyurdu ve geri dondu. Fatih Sultan Mehmed Han hocasinin soyledigine her ne kadar inaniyor olsa da hic suphesi kalmamasi icin o gece dallarin yerini degistirtti. Eski yer kaybolmasin diye de oraya muhrunu gomdurdu. Sabah olunca hocasina Eyyub Hazretlerinin kabrini tekrar tayin etmesini rica etti, tekrar gittiler. Aksemseddin Hazretleri dikildigi yere bakmadan dogruca gidip eski yerde durdu ve;
”Dallarin yeri degistirilmis Halid ‘in kabri buradadir” dedi ve yanindakilere ;
”Sultanin muhru de burada gomulu olsa gerek, cikarin ve kendisine teslim edin” buyurdu. Arkadaslar evliyalarin kerametine siddik-i kalb ile inanmak lazim…Aksam yapilan islerden Aksemseddinin manen haberi olmustu. Onlarin kalb gozu aciktir uyku halinde bile olsalarda…
Bunun uzerine Sultan Fatih’in kalbinde hic bir suphe kalmadi ve hocasina duydugu muhabbet daha da ziyadelesti. Hatta soyle dedigi rivayet edilir;

”Ben Istanbul’un fethinden cok Aksemseddin’in zamaninda yasadigima seviniyorum”

Haklisin Sultanim ne buyuk saadet, ne buyuk bir devlet gercekten nasipliymissin..Zaten Fatih Sultan Mehmet Han’in hayatimda cok ozel bir yeri vardir. Bir ara her cuma ziyaretine giderdim.

Fatih Sultan Mehmed Han Eba Eyyub Ensari’nin kabri serifinin uzerine bir turbe ve Aksemseddin ve talebelerine mahsus odalar bir de cami-i serif yaptirdi. Aksemseddin’e orada oturmalarini rica etti. Fakat o bu teklifi kabul etmeyerek memleketi olan Goynuk’e dondu. Padisah’in kendisine gonderdigi hediyeleri hayir islerinde kullanmak uzere vakiflar kurdu. Bir taraftan hayir islerini surdururken diger taraftanda muridlerinin manevi terbiyesi ile mesgul oldu. Tabi Sultan Fatih ile ilgisini kesmeyip zaman zaman Istanbul’a geldi ve padisah’i ziyaret etti. Gonderdigi mektuplarla gerekli ikaz ve tavsiyelerde bulndu. Istanbul’un fethinden sonra Sultan Fatih sarayi, saltanati birakip tekkeye dosegi sermek, tamamiyle seyhine baglanmak istedi. Nitekim bir gun seyh’ine dedi ki;

”Muhterem Hocam! Elhamdulillah Istanbul’u da fethettik. Artik beni dervislige kabul buyurmanizi istirham ediyorum”

Aksemseddin Hazretleri;

”Sultanim; Sen bizim tattigimiz lezzeti tadacak olursan, saltanati birakir devlet islerini yapamazsin. Dervislikle padisahlik bir arada yurumez. Sen kenara cekilirsen duzen bozulup, halk perisan olabilir. Bunun ise vebali buyuktur.”dedikten sonra birden ciddilesip, celalli bir edayla;
”Osmanogullarinin dervise degil, Sultan’a ihtiyaci var!” buyurarak onun bu arzusuna devletin bekasi icin engel olmak zorunda kaldi.

Hayatin son yillarini Goynuk’te zikir, ibadet ve fakir hastalari tedavi ile ugrasarak gecirdi. Taskopruluzade’nin ”Dinin ve milletin gunesiydi” dedigi Aksemseddin Hazretleri, son anlarinda sevdiklerini ve dostlarini topladi, onlara vasiyetlerde bulundu. Yasin suresini okuyup sunnet uzere sag yanina yatarak 1459 yilinda Goynuk’te ruhunu Rahman’a teslim etti. Turbesi Bolu ilinin Goynuk ilcesindedir.

Allah’im kabr-i serifini ziyareti nasip eyle ne olur. Allah dostlarini sevmemiz lazim cunku Allah onlari cok seviyor. Beni cok ama cok etkileyen bir mubaregin hayatindan kucuk bir parca sunmaya calistim sizlere. Arifan dergisinin ocak sayisinda kendisinden cok soz etmislerdi Allah razi olsun, bu vesileyle bizde yad etmis olduk.

Allah’in salat ve selami Peygamber Efendimiz(sav) ve ashabinin uzerine olsun. Rabbim sefaatlerine nail eylesin. Burada nacizane zikrettigimiz butun isimlerin ruhlari sad olsun. Selamimiz onlara ulassin umidiyle cunku onlar kendileri anildigi zaman Allah’in izniyle haberdar oluyorlar. Basta Efendimiz(sav)’in, her biri yildizlar gibi olan ashabinin, Eba Eyyub Ensari’nin, Aksemseddin Hazretlerinin ve Sultan Fatih’in ve de o zamandan bu zamana gelmis gecmis butun Allah dostlarinin mubarek ruhlar icin hulusi kalb ile Salavati Serife ile El- FATIHA!

AKŞEMSEDDİN HAZRETLERİ – İstanbul’un Manevi Fatihi – 3

Canlar yazı dizimizin son ve benim için en can alıcı noktasına geldik. Daha once Istanbul’u fethetmek icin gelen, Halid Ibni Zeyd Ebu Eyyub el- Ensari(ra) surlarin civarinda sehit olmustu. Kerametiyle O’nun kabrini bulmasiyla alakali olarak Evliya Celebi, ” Seyahatname’‘sinde soyle anlatiyor:

Fatih Sultan Mehmet Istanbul’u fethederken, yetmis yedi kibari ehlullah, Eba Eyyub’un kabrini tecesuse koyuldular. Iclerinden Aksemseddin:


“Beyim, Alemdar-i Rasulullah Eba Eyyubu’l-Ensari bu mahallede medfundur” diyerek, bir hiyaban-i orman icre girdi. Bir seccade yaydirip namaza durdu. Iki rekettan sonra selam verip tekrar secdeye vardi ve rahat bir uykuya dalmis gibi oylece kaldi. Bircok kisiler;


”Efendi Hazretleri, Hz. Eyyub’un kabrini bulamadigi icin hicabindan uykuya vardi.” diye tarizler ettiler. Bir saat sonra Aksemseddin Hazretleri seccadeden basini kaldirip, mubarek gozleri kan canagini andirir sekilde Fatih Sultan Mehmed Han’a hitaben;


”Hunkarim! hikmeti Huda seccademizi tam Hazret’in kabri uzere sermisler” dedi.

Bunun uzerine seccadenin bulundugu yer derhal kazildi, uc zira derinlikte, dort kose yesil bir somaki tas ortaya cikti ve uzerinde kufi yazi ile, ”Haza Kabriu Eba Eyyub’ul Ensari” diye yazilmis oldugu goruldu. Tas kaldirildiginda, Hz. Eyyub’un ter-u taze vucudu safran ile boyanmis kefeni icinde ortaya cikti. Sag elinde de tunc bir muhur vardi. Ahh Ahh canlar olaya bakin!
Vay o oldukten sonra dirilmeye inanmayanlarin haline!
Vay o Allah ve Rasul’unu inkar edenlerin haline!
Rabbim dogru yola ilettikten sonra kalblerimizi kaydirmasin insallah…
Bu konuda ki baska bir rivayet de soyledir:

Fatih Sultan Mehmed, Halid ibni Zeyd Ebu Eyyub el-Ensari(ra)’in kabrinin bulunmasi ve bilinmesini hocalarindan rica edince, Akseddin Hz.’leri dedi ki:

”Su karsi yakada ki tepenin eteginde bir nur goruyorum ihtimalen oradadir.”

Derhal padisahla oraya gittiler. Aksemseddin Hz.leri oradaki bir cinardan iki dal parcasi aldi ve birini bir tarafa, digerini az oteye dikerek;


”Bu iki dal arasi, Mihmandar-i Rasulullah’in kabridir” buyurdu ve geri dondu. Fatih Sultan Mehmed Han hocasinin soyledigine her ne kadar inaniyor olsa da hic suphesi kalmamasi icin o gece dallarin yerini degistirtti. Eski yer kaybolmasin diye de oraya muhrunu gomdurdu. Sabah olunca hocasina Eyyub Hazretlerinin kabrini tekrar tayin etmesini rica etti, tekrar gittiler. Aksemseddin Hazretleri dikildigi yere bakmadan dogruca gidip eski yerde durdu ve;
”Dallarin yeri degistirilmis Halid ‘in kabri buradadir” dedi ve yanindakilere ;
”Sultanin muhru de burada gomulu olsa gerek, cikarin ve kendisine teslim edin” buyurdu. Arkadaslar evliyalarin kerametine siddik-i kalb ile inanmak lazim…Aksam yapilan islerden Aksemseddinin manen haberi olmustu. Onlarin kalb gozu aciktir uyku halinde bile olsalarda…
Bunun uzerine Sultan Fatih’in kalbinde hic bir suphe kalmadi ve hocasina duydugu muhabbet daha da ziyadelesti. Hatta soyle dedigi rivayet edilir;

”Ben Istanbul’un fethinden cok Aksemseddin’in zamaninda yasadigima seviniyorum”

Haklisin Sultanim ne buyuk saadet, ne buyuk bir devlet gercekten nasipliymissin..Zaten Fatih Sultan Mehmet Han’in hayatimda cok ozel bir yeri vardir. Bir ara her cuma ziyaretine giderdim.

Fatih Sultan Mehmed Han Eba Eyyub Ensari’nin kabri serifinin uzerine bir turbe ve Aksemseddin ve talebelerine mahsus odalar bir de cami-i serif yaptirdi. Aksemseddin’e orada oturmalarini rica etti. Fakat o bu teklifi kabul etmeyerek memleketi olan Goynuk’e dondu. Padisah’in kendisine gonderdigi hediyeleri hayir islerinde kullanmak uzere vakiflar kurdu. Bir taraftan hayir islerini surdururken diger taraftanda muridlerinin manevi terbiyesi ile mesgul oldu. Tabi Sultan Fatih ile ilgisini kesmeyip zaman zaman Istanbul’a geldi ve padisah’i ziyaret etti. Gonderdigi mektuplarla gerekli ikaz ve tavsiyelerde bulndu. Istanbul’un fethinden sonra Sultan Fatih sarayi, saltanati birakip tekkeye dosegi sermek, tamamiyle seyhine baglanmak istedi. Nitekim bir gun seyh’ine dedi ki;

”Muhterem Hocam! Elhamdulillah Istanbul’u da fethettik. Artik beni dervislige kabul buyurmanizi istirham ediyorum”

Aksemseddin Hazretleri;

”Sultanim; Sen bizim tattigimiz lezzeti tadacak olursan, saltanati birakir devlet islerini yapamazsin. Dervislikle padisahlik bir arada yurumez. Sen kenara cekilirsen duzen bozulup, halk perisan olabilir. Bunun ise vebali buyuktur.”dedikten sonra birden ciddilesip, celalli bir edayla;
”Osmanogullarinin dervise degil, Sultan’a ihtiyaci var!” buyurarak onun bu arzusuna devletin bekasi icin engel olmak zorunda kaldi.

Hayatin son yillarini Goynuk’te zikir, ibadet ve fakir hastalari tedavi ile ugrasarak gecirdi. Taskopruluzade’nin ”Dinin ve milletin gunesiydi” dedigi Aksemseddin Hazretleri, son anlarinda sevdiklerini ve dostlarini topladi, onlara vasiyetlerde bulundu. Yasin suresini okuyup sunnet uzere sag yanina yatarak 1459 yilinda Goynuk’te ruhunu Rahman’a teslim etti. Turbesi Bolu ilinin Goynuk ilcesindedir.

Allah’im kabr-i serifini ziyareti nasip eyle ne olur. Allah dostlarini sevmemiz lazim cunku Allah onlari cok seviyor. Beni cok ama cok etkileyen bir mubaregin hayatindan kucuk bir parca sunmaya calistim sizlere. Arifan dergisinin ocak sayisinda kendisinden cok soz etmislerdi Allah razi olsun, bu vesileyle bizde yad etmis olduk.

Allah’in salat ve selami Peygamber Efendimiz(sav) ve ashabinin uzerine olsun. Rabbim sefaatlerine nail eylesin. Burada nacizane zikrettigimiz butun isimlerin ruhlari sad olsun. Selamimiz onlara ulassin umidiyle cunku onlar kendileri anildigi zaman Allah’in izniyle haberdar oluyorlar. Basta Efendimiz(sav)’in, her biri yildizlar gibi olan ashabinin, Eba Eyyub Ensari’nin, Aksemseddin Hazretlerinin ve Sultan Fatih’in ve de o zamandan bu zamana gelmis gecmis butun Allah dostlarinin mubarek ruhlar icin hulusi kalb ile Salavati Serife ile El- FATIHA!

AKŞEMSEDDİN HAZRETLERİ – İstanbul’un Manevi Fatihi – 2

“İstanbul elbet bir gün fethedilcektir.
Onu fetheden komutan ne güzel komutandır, onu fetheden asker ne güzel askerdir.”
Hz Muhammed (SAV)



Esselamualeykum arkadaslar,


Haci Bayram Veli’nin tavsiyesiyle Osmanli Sultani II. Murat, oglu Mehmet (Sultan Fatih) icin hoca olarak onu Goynuk’ten saraya getirtti. Esas bundan sonrasi beni cok etkiledi ve sizinle paylasmama vesile oldu.


Fatih henuz besikte iken Haci Bayram Veli’nin;
‘Istanbul’un fethi su besikteki yavru ile bizim koseye nasip olacak” buyurarak, Istanbul’un fethinin Sultan Fatih ile Aksemseddine nasip olacagini kerametiyle haber vermisti. Burdan ne anliyoruz canlar; Osman’li cocuk yetistirmeye nasil deger veriyordu, cocuklarini kimlere emanet ediyordu goruyorsunuz degil mi?


Aksemseddin Hazretleri Fatih’in egitimiyle cok yakindan ilgilendi, talebesinin sehzadeliginde oldugu gibi, padisahliginda da yanindan ayrilmadi. ( Ne kadar nasipliymis mubarek)
Onun bir cag acip bir cag kapayacak kadar buyuk bir devlet adami olmasinda cok buyuk etkisi olan Aksemseddin Hz.’lerinin Istanbul’un fethine padisahi yonlendirmede, askerin kuvveyi maneviyesini guclendirmede cok buyuk tesiri olmustur.


Rivayet edilir ki; Istanbul’un fethinde kusatmanin uzamasi, bazi devlet adamlarini umitsizlige dusurdu.. Muhasaranin devam ettigi bir sirada Avrupa’dan asker ve erzak getiren gemiler, Osmanli donanmasinin mudahalesine ragmen, sehre girmeyi basarinca, Bizans gorulmemis senlikler yaparken, Fetih ordusu cok uzuldu. Bunun uzerine padisaha gelen bazi devlet adamlari:


” Bir ihtiyar dervis’in( Aksemseddin) sozuyle bu kadar zamandir muhasara ediyoruz, askerimiz kirildi, hazine tukeniyor. Iste Frengistan’dan kafire yardim da geldi. Fethetmek umidi iyice azaldi.” dediler.


Ama butun bu olaylara ve propagandalara karsi Aksemseddin Hazretleri Bizans’in fethi icin israr etti. Hem padisahi hem askeri fethe karsi gayrete getirmeye calisti. O, seyhinin:


”Istanbul’un fethi su besikteki yavru ile bizim koseye nasip olacak” sozune itikad ediyor ve bu fethin mutlaka tahakkuk edecegine gonulden inaniyordu. Tum bunlarla ragmen bazi vezirlerin, muhasaranin kaldirilmasi yonundeki israri devam edince, Aksemseddin Hazretleri Istanbul’un fethinin tarihini vererek ” Su vakit olacak” diye haber gonderdi.
Neticede o buyuk velinin buyurdugu gibi o tarihte ISTANBUL fethedildi.


Aksemseddin Hz.’lerine;
” Istanbul’un fethedilecegi zamani nasil bildin?”
diye sorulunca soyle cevap verdi:
”Kardesim Hizir ile, ilm-i ledunnide Istanbul’un fetih vaktini cikarmistik. Kale fethedildigi gun, Hizir’in yaninda evliyadan bir cemaatle hisara girdigini gordum. Fetihten sonrada Hizir kardesimi kalenin uzerine cikmis oturur halde gordum.”


Beyaz atina binmis ordusunun onunde giden Fatih Sultan Mehmet, yaninda onu yetistiren hocalarindan basta Aksemseddin, Molla Husrev ve Molla Gurani olmak uzere Istanbul’a giriyordu. Fetih ordusunu karsilayan halk yol boyunca dizilmis, ellerinde ki cicek demetlerini padisaha sunmak istediler.Tabi beyaz sakalli, vakarli durusu, bilge tavriyla Aksemseddin Hazretlerini padisah sanip cicekleri ona uzattilar. Aksemseddin atini geri cekti ve Fatih’i gostererek;
”Sultan odur, cicekleri ona veriniz” dedi.
Bu sefer halk Sultan Fatih’e yonelerek cicekleri ona vermek istediklerinde o da hocasi Aksemseddin’i gostererek;
”Gidiniz, cicekleri gene ona veriniz. Her ne kadar sultan ben isem de fethin manevi sultani o’dur. O benim hocamdir” buyurdu.

Devamı yarın gelecek inşaalllah canlar…

>AKŞEMSEDDİN HAZRETLERİ – İstanbul’un Manevi Fatihi – 2

>

“İstanbul elbet bir gün fethedilcektir.
Onu fetheden komutan ne güzel komutandır, onu fetheden asker ne güzel askerdir.”
Hz Muhammed (SAV)



Esselamualeykum arkadaslar,


Haci Bayram Veli’nin tavsiyesiyle Osmanli Sultani II. Murat, oglu Mehmet (Sultan Fatih) icin hoca olarak onu Goynuk’ten saraya getirtti. Esas bundan sonrasi beni cok etkiledi ve sizinle paylasmama vesile oldu.


Fatih henuz besikte iken Haci Bayram Veli’nin;
‘Istanbul’un fethi su besikteki yavru ile bizim koseye nasip olacak” buyurarak, Istanbul’un fethinin Sultan Fatih ile Aksemseddine nasip olacagini kerametiyle haber vermisti. Burdan ne anliyoruz canlar; Osman’li cocuk yetistirmeye nasil deger veriyordu, cocuklarini kimlere emanet ediyordu goruyorsunuz degil mi?


Aksemseddin Hazretleri Fatih’in egitimiyle cok yakindan ilgilendi, talebesinin sehzadeliginde oldugu gibi, padisahliginda da yanindan ayrilmadi. ( Ne kadar nasipliymis mubarek)
Onun bir cag acip bir cag kapayacak kadar buyuk bir devlet adami olmasinda cok buyuk etkisi olan Aksemseddin Hz.’lerinin Istanbul’un fethine padisahi yonlendirmede, askerin kuvveyi maneviyesini guclendirmede cok buyuk tesiri olmustur.


Rivayet edilir ki; Istanbul’un fethinde kusatmanin uzamasi, bazi devlet adamlarini umitsizlige dusurdu.. Muhasaranin devam ettigi bir sirada Avrupa’dan asker ve erzak getiren gemiler, Osmanli donanmasinin mudahalesine ragmen, sehre girmeyi basarinca, Bizans gorulmemis senlikler yaparken, Fetih ordusu cok uzuldu. Bunun uzerine padisaha gelen bazi devlet adamlari:


” Bir ihtiyar dervis’in( Aksemseddin) sozuyle bu kadar zamandir muhasara ediyoruz, askerimiz kirildi, hazine tukeniyor. Iste Frengistan’dan kafire yardim da geldi. Fethetmek umidi iyice azaldi.” dediler.


Ama butun bu olaylara ve propagandalara karsi Aksemseddin Hazretleri Bizans’in fethi icin israr etti. Hem padisahi hem askeri fethe karsi gayrete getirmeye calisti. O, seyhinin:


”Istanbul’un fethi su besikteki yavru ile bizim koseye nasip olacak” sozune itikad ediyor ve bu fethin mutlaka tahakkuk edecegine gonulden inaniyordu. Tum bunlarla ragmen bazi vezirlerin, muhasaranin kaldirilmasi yonundeki israri devam edince, Aksemseddin Hazretleri Istanbul’un fethinin tarihini vererek ” Su vakit olacak” diye haber gonderdi.
Neticede o buyuk velinin buyurdugu gibi o tarihte ISTANBUL fethedildi.


Aksemseddin Hz.’lerine;
” Istanbul’un fethedilecegi zamani nasil bildin?”
diye sorulunca soyle cevap verdi:
”Kardesim Hizir ile, ilm-i ledunnide Istanbul’un fetih vaktini cikarmistik. Kale fethedildigi gun, Hizir’in yaninda evliyadan bir cemaatle hisara girdigini gordum. Fetihten sonrada Hizir kardesimi kalenin uzerine cikmis oturur halde gordum.”


Beyaz atina binmis ordusunun onunde giden Fatih Sultan Mehmet, yaninda onu yetistiren hocalarindan basta Aksemseddin, Molla Husrev ve Molla Gurani olmak uzere Istanbul’a giriyordu. Fetih ordusunu karsilayan halk yol boyunca dizilmis, ellerinde ki cicek demetlerini padisaha sunmak istediler.Tabi beyaz sakalli, vakarli durusu, bilge tavriyla Aksemseddin Hazretlerini padisah sanip cicekleri ona uzattilar. Aksemseddin atini geri cekti ve Fatih’i gostererek;
”Sultan odur, cicekleri ona veriniz” dedi.
Bu sefer halk Sultan Fatih’e yonelerek cicekleri ona vermek istediklerinde o da hocasi Aksemseddin’i gostererek;
”Gidiniz, cicekleri gene ona veriniz. Her ne kadar sultan ben isem de fethin manevi sultani o’dur. O benim hocamdir” buyurdu.

Devamı yarın gelecek inşaalllah canlar…

AKSEMSEDDIN HAZRETLERI Istanbul’un Manevi Fatihi – 1

Allahu Tealanin salat ve selami evvela Efendimiz(sav)’in, ashabinin, gelmis gecmis butun Allah dostlarinin ve cumlemizin uzerine olsun.

Hayirli Cuma’lar kardeslerim, boyle mubarek bir gunde, mubarek bir insani yad edelim insallah. Istanbul’u bu kadar sevipte manevi Fatih’ini anlatmamak olmazdi diye dusunuyorum canlar. Mukemmel bir insan, engin-i derya AKSEMSEDDIN HAZRETLERI… Aslinda mubaregin bereketli hayati bir kac paragrafa sigmaz tabi ki, ancak elimden geldigi kadar ozetlemeye calistim. Herkesin tanimasi gerektigine inaniyorum cunku. Onlar bizim manevi degerlerimiz. Azda olsa haklarinda bilgi sahibi olmamiz gerekir. Degerlerimize sahip cikmamiz gerekir. Aksemseddin Hazretleri beni cok etkileyen bir Allah dostudur. Her sefer okudugumda ilk defa okuyormusum gibi heyecanla ve gozyaslari icinde okuyorum…

Allahu Teala buyuruyor ki bir ayeti kerimede:
” Allah dostlarini seviniz” bu emre uyalim canlar…Ben sindirerek okumaniz icin bolumlere ayirdim yaziyi. Mesela birinci bolum dogumundan veli olana kadar yasadigi surec, ikinci bolum Fatih Sultan Mehmet’le beraber Istanbul’un fethinde yasanan manevi olaylar ve en can alici beni eriten, tuylerimi urperten,gozyaslarina bogan ucuncu bolum ise Aksemddin Hazretlerinin Fatih Sultan’in emriyle Hazreti Eba Eyyub el-Ensari’nin kabri serifini kesfetmeleri…

Dogumu ve hayati Osmanli Devleti’nin yukselme devrine rastlayan Aksemsettin Hazretleri 1390 yilinda Sam’da dunyaya gelmistir. Haci Bayram Veli Hazretlerinin halifesi, Fatih Sultan Mehmed’in seyhi, Istanbul’un da manevi fatihidir. Buyuk bir alim, kerameti zahir olan bir veliyyi kamil, Fatih devrinin buyuk tabip ve bilgunlerindendir.
Nurani bir cehreye, ruhi bir berrakliga sahip olup sacinin ve sakalinin ak olmasi ve beyaz elbiseler giymesinden dolayi ” Aksemseddin”, ”Akseyh” adlariyla meshur oldu.

Asil ismi Semseddin Muhammed bin Hamza’dir. Evliyalarin buyuklerinden Sihabuddin Suhreverdi’nin neslindendir. Soyu on besinci batinda Hz. Ebu Bekir Siddik(ra)’a ulasir.

Yedi yasina kadar Sam’da kalmis daha sonra babasiyle birlikte Amasya’nin Kavak nahiyesine gelip yerlesmistir. Yedi yasinda hifzini tamamlamis, keskin zekasi ve ustun kabiliyeti neticesinde Amasya ve Osmancik Medreselerinde kisa surede ”fikih, hadis, tefsir, mantik, belegat, usul-i fikih, akaid, ve hikmet” gibi ilimleri ikmal edip ihtisas sahibi olmustur. Ilim tahsilini tamamladiktan sonra, Osmancik Medresesinde muderris olan Aksemseddin Hazretleri, derin dini ilimlerin yaninda Eczacilik ve Tababet ilmini de tahsil etmistir.

Haci Bayram Veli Hazretlerinin tahsil ve terbiyesiyle irsad makamina yukseldi. Bulasici hastaliklar uzerinde calismalar yapti. O yillarda ”seretan” adiyla bilinen kanseri teshis etti. Pek cok hastanin ve hastaliklarin tedavisinde basarili oldu. Bu sebeple ona ”lokman-i sani, ikinci lokman” denildi.

Tarihte ilk olarak hastaliklarin mikroplardan meydana geldigini ve karantinanin mantigini soyleyerek Pastor’den tam dort yuz yil once ” Mikrobu kesfeden ilk tabip” odur. Manevi irsadla ruh hastaliklarini tedavi etmesi sebebiyle de ” Tabibu’l-Ervah” yani ruhlarin doktoru deniyordu.


Aslina bakarsaniz nasil buyuk bir zenginlige sahibiz. Osmanli Devleti ne buyuk basarilara imza atmis, ne buyuk evliyalar gelmis gecmis, maddi manevi cok kiymetli degerler bunlar. Geldi gecti gibi dusunmemek lazim. Tarih tekerurden ibarettir. Evliyalar ne buyuk ilim deryasi sahsiyetler, bu zamana kadar gelen ne buyuk eserleri var. Kiymetini bilmek lazim tecrubelerinin ve eserlerinin…Bu kadar basarinin tek sirri kuvvetli itikat, sunnetlere riayet ve Kur’an rehberligi…


Devamı yarın inşaallah canlar…

>AKSEMSEDDIN HAZRETLERI Istanbul’un Manevi Fatihi – 1

>

Allahu Tealanin salat ve selami evvela Efendimiz(sav)’in, ashabinin, gelmis gecmis butun Allah dostlarinin ve cumlemizin uzerine olsun.

Hayirli Cuma’lar kardeslerim, boyle mubarek bir gunde, mubarek bir insani yad edelim insallah. Istanbul’u bu kadar sevipte manevi Fatih’ini anlatmamak olmazdi diye dusunuyorum canlar. Mukemmel bir insan, engin-i derya AKSEMSEDDIN HAZRETLERI… Aslinda mubaregin bereketli hayati bir kac paragrafa sigmaz tabi ki, ancak elimden geldigi kadar ozetlemeye calistim. Herkesin tanimasi gerektigine inaniyorum cunku. Onlar bizim manevi degerlerimiz. Azda olsa haklarinda bilgi sahibi olmamiz gerekir. Degerlerimize sahip cikmamiz gerekir. Aksemseddin Hazretleri beni cok etkileyen bir Allah dostudur. Her sefer okudugumda ilk defa okuyormusum gibi heyecanla ve gozyaslari icinde okuyorum…

Allahu Teala buyuruyor ki bir ayeti kerimede:
” Allah dostlarini seviniz” bu emre uyalim canlar…Ben sindirerek okumaniz icin bolumlere ayirdim yaziyi. Mesela birinci bolum dogumundan veli olana kadar yasadigi surec, ikinci bolum Fatih Sultan Mehmet’le beraber Istanbul’un fethinde yasanan manevi olaylar ve en can alici beni eriten, tuylerimi urperten,gozyaslarina bogan ucuncu bolum ise Aksemddin Hazretlerinin Fatih Sultan’in emriyle Hazreti Eba Eyyub el-Ensari’nin kabri serifini kesfetmeleri…

Dogumu ve hayati Osmanli Devleti’nin yukselme devrine rastlayan Aksemsettin Hazretleri 1390 yilinda Sam’da dunyaya gelmistir. Haci Bayram Veli Hazretlerinin halifesi, Fatih Sultan Mehmed’in seyhi, Istanbul’un da manevi fatihidir. Buyuk bir alim, kerameti zahir olan bir veliyyi kamil, Fatih devrinin buyuk tabip ve bilgunlerindendir.
Nurani bir cehreye, ruhi bir berrakliga sahip olup sacinin ve sakalinin ak olmasi ve beyaz elbiseler giymesinden dolayi ” Aksemseddin”, ”Akseyh” adlariyla meshur oldu.

Asil ismi Semseddin Muhammed bin Hamza’dir. Evliyalarin buyuklerinden Sihabuddin Suhreverdi’nin neslindendir. Soyu on besinci batinda Hz. Ebu Bekir Siddik(ra)’a ulasir.

Yedi yasina kadar Sam’da kalmis daha sonra babasiyle birlikte Amasya’nin Kavak nahiyesine gelip yerlesmistir. Yedi yasinda hifzini tamamlamis, keskin zekasi ve ustun kabiliyeti neticesinde Amasya ve Osmancik Medreselerinde kisa surede ”fikih, hadis, tefsir, mantik, belegat, usul-i fikih, akaid, ve hikmet” gibi ilimleri ikmal edip ihtisas sahibi olmustur. Ilim tahsilini tamamladiktan sonra, Osmancik Medresesinde muderris olan Aksemseddin Hazretleri, derin dini ilimlerin yaninda Eczacilik ve Tababet ilmini de tahsil etmistir.

Haci Bayram Veli Hazretlerinin tahsil ve terbiyesiyle irsad makamina yukseldi. Bulasici hastaliklar uzerinde calismalar yapti. O yillarda ”seretan” adiyla bilinen kanseri teshis etti. Pek cok hastanin ve hastaliklarin tedavisinde basarili oldu. Bu sebeple ona ”lokman-i sani, ikinci lokman” denildi.

Tarihte ilk olarak hastaliklarin mikroplardan meydana geldigini ve karantinanin mantigini soyleyerek Pastor’den tam dort yuz yil once ” Mikrobu kesfeden ilk tabip” odur. Manevi irsadla ruh hastaliklarini tedavi etmesi sebebiyle de ” Tabibu’l-Ervah” yani ruhlarin doktoru deniyordu.


Aslina bakarsaniz nasil buyuk bir zenginlige sahibiz. Osmanli Devleti ne buyuk basarilara imza atmis, ne buyuk evliyalar gelmis gecmis, maddi manevi cok kiymetli degerler bunlar. Geldi gecti gibi dusunmemek lazim. Tarih tekerurden ibarettir. Evliyalar ne buyuk ilim deryasi sahsiyetler, bu zamana kadar gelen ne buyuk eserleri var. Kiymetini bilmek lazim tecrubelerinin ve eserlerinin…Bu kadar basarinin tek sirri kuvvetli itikat, sunnetlere riayet ve Kur’an rehberligi…


Devamı yarın inşaallah canlar…

Hayatta Benzemek İstedigim Tek İnsan Hazreti Hatice (ra)

Hatice sadece bir cift asik goz degil

Hatice sadece nehre yatak

Sadece sancaga burc degil

Hatice ayni zaman da ”eller” demek

Allah’in sevgilisini emanet ettigi kadin elleri, askin elleri.

Askin evi.

Vahyin catisi.

Gozbebegin cercevesi.

Zemzemin kuyusu.

Magaranin yoldasi.

Inci’nin istiridyesi.

Definenin sandigi.

Sevgili’nin sirtina hirka.

Hatice kosesiz ve kusursuz cember

Hatice, avuclarindan su ictigimiz emek sahibi ellerin adi.

Hatice, Aska kapi, Sevgiliye kab.

HaticeOl ” emri karsisinda kainat

Hatice gogun altinda uzanmis arz.

Hatice varligi Mim harfine ev kilinmis kadin.

Hatice tekvin kokusu.

Ruyasi gercek cikmisti Hatice ‘nin.

Gunes evine dogmustu.



Sibel Eraslan/Col-deniz Hz. Hatice


Bu mubarek guzel insani anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalir, siirler ruhsuz, sozcukler yetersiz. O’nu anlamak zor bir meseledir. Benim hayatta ki tek hanim idolumdur. Hakkinda cok okudum ama hepsini yazmaya kalksam sayfalarca surer. Alinti yapmak istedim yine de beni tatmin etmedi. Hep bir yerde bir eksik var. O guzel insani anlatmak ya da yazmak yurek ister. Ne yazarsaniz yazin yetmez. Cunku O oyle bir insan ki, tum alemlere Rahmet olarak gonderilen,
Efendimiz(sav)’in daha peygamberliginin ilk zamanlarinda tek yaninda olan hanimdi. Efendimiz(sav)’in bir tek O’nun yaninda rahatliyor, O’ndan destek aliyordu. Bu beni her zaman cok mahzun etmistir. Sadakati beni cok etkilemistir.

Allah’in selami, rahmeti ve bereketi evvela Rasullullah(sav)’in, hz.Hatice(ra)’nin ve butun ashabinin uzerine olsun. Rabbim sefaatlerine nail eylesin.

Ahirette onlari gorebilmek icin cok sabirsizlaniyorum. Acaba gorebilecek miyim bilmiyorum ama ben umidimi hic bir zaman kaybetmedim, kaybetmeyecegim. Cunku onlari cok seviyorum ve Efendimiz(sav)’in dedigine gore de;
”Kisi sevdigiyle beraberdir”

>Hayatta Benzemek İstedigim Tek İnsan Hazreti Hatice (ra)

>

Hatice sadece bir cift asik goz degil

Hatice sadece nehre yatak

Sadece sancaga burc degil

Hatice ayni zaman da ”eller” demek

Allah’in sevgilisini emanet ettigi kadin elleri, askin elleri.

Askin evi.

Vahyin catisi.

Gozbebegin cercevesi.

Zemzemin kuyusu.

Magaranin yoldasi.

Inci’nin istiridyesi.

Definenin sandigi.

Sevgili’nin sirtina hirka.

Hatice kosesiz ve kusursuz cember

Hatice, avuclarindan su ictigimiz emek sahibi ellerin adi.

Hatice, Aska kapi, Sevgiliye kab.

HaticeOl ” emri karsisinda kainat

Hatice gogun altinda uzanmis arz.

Hatice varligi Mim harfine ev kilinmis kadin.

Hatice tekvin kokusu.

Ruyasi gercek cikmisti Hatice ‘nin.

Gunes evine dogmustu.



Sibel Eraslan/Col-deniz Hz. Hatice


Bu mubarek guzel insani anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalir, siirler ruhsuz, sozcukler yetersiz. O’nu anlamak zor bir meseledir. Benim hayatta ki tek hanim idolumdur. Hakkinda cok okudum ama hepsini yazmaya kalksam sayfalarca surer. Alinti yapmak istedim yine de beni tatmin etmedi. Hep bir yerde bir eksik var. O guzel insani anlatmak ya da yazmak yurek ister. Ne yazarsaniz yazin yetmez. Cunku O oyle bir insan ki, tum alemlere Rahmet olarak gonderilen,
Efendimiz(sav)’in daha peygamberliginin ilk zamanlarinda tek yaninda olan hanimdi. Efendimiz(sav)’in bir tek O’nun yaninda rahatliyor, O’ndan destek aliyordu. Bu beni her zaman cok mahzun etmistir. Sadakati beni cok etkilemistir.

Allah’in selami, rahmeti ve bereketi evvela Rasullullah(sav)’in, hz.Hatice(ra)’nin ve butun ashabinin uzerine olsun. Rabbim sefaatlerine nail eylesin.

Ahirette onlari gorebilmek icin cok sabirsizlaniyorum. Acaba gorebilecek miyim bilmiyorum ama ben umidimi hic bir zaman kaybetmedim, kaybetmeyecegim. Cunku onlari cok seviyorum ve Efendimiz(sav)’in dedigine gore de;
”Kisi sevdigiyle beraberdir”